Benlik algısı; kişinin “ben kimim” sorusuna aradığı bir yanıttır. Her insanın doğuştan getirdiği bir “ben” tanımı vardır.  Bu doğuştan gelen “ben” ve kişinin deneyimleri, çevresel etmenlerle şekillenen “ben” karşılıklı olarak birbirini etkiler ve “benlik algısı” dediğimiz kavram oluşur.

Benlik kavramını şekillendiren tüm inanışlar, düşünceler, fikirler, anılar, imajlar, yargılar, yani kişi olarak “benim” kim olduğumu tanımlayan her şey, bu tanımı şekillendirir.

Benlik algısı, insan davranışı üzerinde etkili faktörlerden biridir. Kişiler davranışlarını gerçekleştirirken mevcut benlik algılarına dayanarak bir yapı oluştururlar.

Herkesin benliğinin merkezinde bir içsel varlık ya da “öz ben” bulunmaktadır. Kişide bu “öz ben” ile uyumlu bir benlik algısı yapısının oluşması çok önemlidir.  “Öz ben” i ile uyumlu ve iç varlığının gerçeğine ulaşmış benlik algısına sahip kişiler, bu benlik algısını yaşantılarına kolaylıkla entegre edebilirler.

Ancak, benlik algısı “öz ben” ile uyumlu olmayan kişiler hayatlarındaki zorluklarda, özellikle benlik algısı tasarımlarına uygunsuz yaşantılarda huzursuzluk ve uyumsuzluk yaşamaktadırlar. Bu durumla başa çıkmaya çalışırken kişiler, genellikle savunmacı davranışlar içine girme ve gerçeklikten sapma durumu yaşayabilirler. Bu da giderek sağlıksız bir hal alabilir.

Benlik algısı; bireyin kendisi hakkında kendine özgü sahip olduğu beceri ve kabiliyetler ile ilgili inanç ve kanıları kişinin bir durum, nesne, kişi, iş ya da davranışla ilgili olarak “yeterliyim” ya da “yetersizim” veya “değerliyim” ya da “değersizim” veya “başarılıyım” ya da “başarısızım” gibi inanışlarını içerir. Ya da bu inanışlar kişilerin ilgi alanları ile ilgili de olabilir, “seviyorum” ya da “sevmiyorum” gibi.

Kişilerin bu kendileri ile ilgili şekillenmiş inanışlarını içeren yaşam durumları ise kişilerin mutluluk, kaygı düzeyleri ve yaşamdan memnuniyet düzeyleriyle ilişkilidir. Yani, “benlik algısı” kişilerin kendileriyle bağlantılı durumsal tanımlamalarına dayalı inanışları, ilgi alanları ya da yaşantısı içindeki durumları da kapsayan geniş bir spektrumdadır.

Sağlıklı ve mutlu bir kişi için önemli olan “öz ben” e uygun bir benlik algısı yapısı içinde olmak ve kişinin “ben kimim?” sorusuna içsel dayanakları olan değerlendirmelerle yanıt verebilmesidir. Bu noktada, kişinin sağlıklı ve gerçekçi bir benlik algısını yapılandırmak önem teşkil eder. Kişinin benlik algısının gerçekçi olup olmadığının belirlenmesi için, benlik algısının verileri ile bazı dışsal veriler arasında tutarlılık aranmalıdır. Kişinin kendi yeterlilikleri ile uygun hedefler belirlemesi gerçekçi bir benlik algısının göstergesi sayılmalıdır.

Özetle, “benlik algısı” kavramı yaşamının ilk dönemlerinden itibaren taslak olarak başlar, kişinin çevresi ile olan etkileşimlerinden geri bildirimlerle ve yaşantılarla belirginleşir ve süreç içerisinde bir bütünlük oluşturur. Yapılan çalışmalar gerçekçi benlik algısını oluşturabilen kişilerin kendilerini yeni bir duruma esnek bir şekilde uyarlayabildiği ve buna uygun davranışlar gösterdiklerini belirtirken, gerçekçi olmayan benlik algısına sahip olan kişilerin; benlik algılarını koruma eğilimiyle bu kimliğin değişmesine karşı katı, savunmacı ve agresif bir davranış modeli sunduklarını göstermiştir (Eisenberg, 1979: 21).

Yani, eğer kişinin en büyük hazinesini sahip olduğu bilgi olarak adlandırırsak, gerçekçi bir “benlik algısı” nın oluşumu da hazinedeki en değerli cevherdir. MÖ.400’ lerde Apollon Tapınağı’nın girişinde altın harflerle “Kendini Tanı” yazmaktaydı. Kendini tanımak, belki de gerçekçi bir benlik algısına yapılan içsel yolculukla ve bu yolculukta “ben kimim” sorusunu sormakla başlar. Hepinizin bu yolculukta “kendini tanıması” ve gerçekçi bir “benlik algısı” oluşturması dileğiyle.

 

Referanslar:

  • Eisenberg, S. (1979). Helping Clients with Special Concerns. USA:Houghton Mifflin Company

 

*Bu yazı sadece bilgilendirme amaçlıdır. Şikayetleriniz için lütfen doktorunuza başvurunuz.